Şeyh Galib ve Hüsn-ü Aşk

“Bu belâ denizinde sözün lâfı mı olur

Her ne ki varsa yanar feryat bile tutuşur”

Yirmi altı yaşındayken; içinde neredeyse bütün çiçekleri, meyveleri, gökkuşağının tüm renklerini barındıran, sabah melteminden kasırgaya kadar varan rüzgâr yelpazesini estiren, çağının bütün sanat dallarına resmi- geçit yaptıran, dört mevsimin bütün varlığıyla birer tablo gibi ortaya serildiği ihtişamlı bir sanat şölenidir Hüsn-ü Aşk.

Küçük bir kıvılcımdan, birkaç harften, ufak bir bakıştan çıkan, her yanı saran, adeta yakmadık nesne bırakmayan bu kocaman harman yangınını, sonunda “ortalık temizleyen bir ateş seli”ne dönüştürür Şeyh Galib.

Yine o yaşta beşeri aşkı bütün safhaları ve ruh hâletiyle yansıtıp, sonunda oluşan hüsranı, ilâhi aşka yönelterek mükemmelleştiren bir sanat ve gönül adamıdır o.

Şeyh Galib ve Hüsn-ü Aşk hakikaten şaşırtıcı ve hayran bırakıcıdır. Onunla tanışanlar buna kayıtsız kalamazlar.

Bu, rastladığı ilk manzarada hayran kalıp, gözünü alamayan bir tek kişinin tespiti ve saplantısı kesinlikle değildir.

Nitekim bizim kültür iklimimizden yetişmeyen ancak eski edebiyatımızla ilgili bilimsel çalışma ve tespitler yapan Victoria R. Holbrook diyor ki:

“…Hüsn-ü Aşk ile ilgili yazıların çoğu onun ne kadar harikulâde, ne kadar muhteşem ve özellikle ne kadar özgün olduğuna dair ünlemlerle doludur…”  Bunları dedikten sonra ve hatta eser boyunca objektif bilim adamı imajı çizmek istemesine rağmen, hayranlığını gizleyemeyip, bol ünlemli cümleler kurmaktan kendini alamıyor adeta.

Bir başka Batılı, İngiliz oryantalist, Elias J. W. Gibb’in “…Hüsn-ü Aşk gerçekten de Türk romanslarının şahı ve zirvesidir” dediğini ekliyor Holbrook yine Hüsn-ü Aşk’la tanışanların benzer yaklaşımları ve deneyimleri olduğunu belirtip, kendi deneyimini aktarıyor.

“Yazar için bu şiir inanılmaz düzeyde parlak ve zengin bir nesne, dünyayı farklı görmeyi sağlayacak bir tür define haritasıydı; ister yemek masalarında dostlar arasında, ister yalnızken kitap okunsun, pırıltılı söz sanatları ile fikir ve sesin zarif etkileşimi sanki anlama deneyiminin kendisini yoğunlaştırıyordu.”

Hüsn-ü Aşk’ta; tasavvuf ve dini konuların en çetrefilli görünen hususlarının, gönülden bağlı bir mümin tarafından nasıl özümsenmiş olduğunu, çağının bilim ve felsefenin girift konularının nasıl açığa kavuşturulduğunu; söz sanatının, şiirin ve şairin; ne, nasıl ve kim olduğu veya olmadığını didaktik biçimde değil lirik bir anlatımla keyifle izleyebilirsiniz.

Nihayet engin hayal gücünü kullanan Şeyh Galib’in ileri çağlarda keşfedilecek bazı teknolojik vasıtaları nasıl öngördüğüne hayretle tanık olursunuz.

—————————–

Victoria Rowe Holbrook-Aşkın Okunmaz Kıyıları-İletişim Yay. 1998

Aynı eser

Aynı eser

Bu yazı genelde Şeyh Galib’i, özel olarak ise onun en çok tesir uyandıran Hüsn-ü Aşk adlı eserini gündeme getirme, sürekli canlı tutma daha da tanıma ve tanıtma amacı güden bir karınca yürüyüşüdür.

Bu sebeple; Şeyh Galib’in kısa bir biyografisini, ardından yine özetlenmiş bir bibliyografya takdim edilecektir. Bu özet bibliyografya, hem Şeyh Galib ve Hüsn-ü Aşk’ın farkına varma ayrıcalığına ulaşanlara bir minnet ve anma borcu hem de bu ayrıcalığa namzet olanlara yolun kısasını tarif amacı taşımaktadır.

Kısaca Şeyh Galib:

1757 de İstanbul’da dünyaya gelmiş. Asıl adı Mehmet, baba adı Reşit Efendi. Esat ve Gâlib mahlâslarını daha sonra almış. 24 yaşında Divânını, 26 yaşında Hüsn-ü Aşk’ı yazmış.

1787 de başladığı Mevlevîlere özgü bin günlük çilesini ve 3 yıllık dergâh hizmetini tamamlamış ve 1791 yılında önce Mevlev dedesi sonra Galata Mevlevîhanesi’ne Şeyh olmuş.

Dönemin Padişahı Sultan III. Selim’le yakın dostluğu olduğu bilinirmiş.

3 ocak 1799, Hüsn-ü Aşk’ın son beyitlerinde tasvir etmeye çalıştığı mavera yolculuk tarihi. Türbesi Beyoğlu Galata Mevlevihane bahçesindedir.

Hayırla yâd edilmeyi bekler ve tabii Fatiha ruhuna.

Başlıca Eserleri:

1- Galib Divanı

2- Hüsn-ü Aşk

3- Şerh-i Cezire-i Mesnevi

4- Es’sohbet’üs Sâfiye

Hüsn-ü Aşk:

Şeyh Galib’in mesnevi tarzında yazdığı fakat ara bölümlerde ise dört adet beşli mısralardan oluşan tardiye denilen biçimin kullanıldığı, 2042 adet beyit ve 120 mısra ki toplam 4204 mısradır.

Eser sırasıyla dönemin geleneksel tarzı gözetilerek sırasıyla Tahmid, Naat, Miraciyye,  Pirî  Mevlâna’ya övgü, Babası Reşit Efendiye Övgü, Eseri Yazış Sebebi bölümlerini takiben uzun hikâye tarzı olan asıl bölüme geçer.

Hüsn ile Aşk ‘ın anlatıldığı bu bölümde Şeyh Galib tekdüze ve sıkıcı bir hikâye anlatıcısı durumuna düşmemek için; Tardiyye, Hitab-ı Sakî, Hasbihal, Mebahisi Diğer gibi hikâyeyi soluklandırıcı bölümleri fahriyye ile noktalar. Bu soluk aldırma mısraları dahi her biri başlı başına birer şiir şölenidir.

Şeyh Galib Divanı ve Hüsn Aşk’la ilgili  başlıca yazma  eserler:

A- Galib Divanı; Bir adet Mısır’da Bulak Basımevi’nde Şeyh Galib’in kendi el yazması, sekiz adet İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde, yedi adet Süleymaniye Kütüphanesi, birer adet yine İstanbul  Fatih Millet Kütüphanesi, Köprülü Kütüphanesi, iki adet Topkapı Sarayı Kütüphanelerinde, üç adet Ankara Üni. D.T.C.F de kayıtlı nüshalar.

B-Hüsn-ü Aşk; Şeyh Galib’in kendi el yazması Süleymaniye Kütüphanesi 171 no’da kayıtlı orijinal nüsha. Aynı yerde kayıtlı ayrı üç nüsha ve İst.Üni. K. de kayıtlı dört ayrı nüsha.

Hüsn-ü Aşk’la ilgili başlıca eser ve çalışmalar:

Harf Devrimi ve Cumhuriyet Öncesi dönemlere ait çalışmaların neler olduğu yine aşağıda belirteceğimiz Abdülbaki Gölpınarlı ve Sedit Yüksel çalışmalarında mevcuttur.

Hüsn-ü Aşk’ı günümüz diline göre anlaşılır hâle getirmeye çalışan-tespit edebildiğim- eserler yayın sırasına göre aşağıdadır.

1-Ahmet Cevat  Dilemre Hüsün ve Aşk, Muhit,1932 (inceleme imkânım olmadı)

2-Vasfi Mahir Kocatürk, Hüsün ile Aşk, İstanbul,1944 (inceleme  imkânım olmadı)

3-Abdülbaki Gölpınarlı :Şeyh Galib Hüsnü Aşk, Altın Kitaplar yay. 1968 ve Türkiye İş Bankası Kültür Yay. Osmanlıca eski ve yeni yazı metin peşine nesir çeviri ve şerh,sözlük. Bu konuda ki araştırmaların önde geleni.

4-Orhan Okay-Hüseyin Ayan: Hüsnü Aşk Şeyh Galib, Dergâh Yay, 1975 y. (M. Kaya Bilgegil’in “Hüsn ü Aşk’a dair” isimli önsöz sunumuyla) Osmanlıca metnin sayfa altı altında günümüz Türkçesine nesir çeviri.

5-Muhammet Nur Doğan: Şeyh Galib Hüsn ü Aşk, Ötüken Yay. 2002 y. ve Yelkenli yay. 2006 y. Genişletilmiş ikinci baskıda orijinal Osmanlıca eski harf-metin eklemeli, Osmanlıca yeni harf metinle beyit karşılaştırmalı nesir çeviri, açıklama ve şerh. Orijinal beyitler nesir çeviri ile sağ ve sol sayfalarda. Akademik seviyede özenli (ve şahsen tavsiye edeceğim) bir çalışma.

6-Ahmet Nejdet: Hüsn-ü Aşk, Güzellik ve Aşk, Adam Yay. 2003 y. Osmanlıca metni ihtiva etmeyen 11’li hece vezniyle dil-içi manzum çeviri.

7-Cavit  Marancı: Şeyh Galib, Hüsn ü Aşk, Manzum Yorum, Mem Yay, 2005 y. Hece vezninin farklı kalıplarıyla,Osmanlıca yeni yazı orijinal metinle manzum beyitler sağ ve sol sayfalarda karşılaştırmaya imkân sağlayacak şekilde sunulmuştur.

8-Recep Şükrü Güngör: Hüsn ile Aşk, Timaş Yay, (henüz inceleme imkânım olmadı)

…………………………………………………..

Söz sanatının “namlı erleri” – yahut- olmaya aday yazı kadrosu ve okuyucu kitlesine sahip “Ay Vakti”nin, bu tanıtımda daha çok sorumluluğu ve söyleyecek sözü olduğunu düşünüyorum.

Sözü, Hüsn-ü Aşk’ın “fahriyye” bölümünden bir beyitle noktalıyorum:

“Zannetme ki şöyle böyle bir söz

Gel sen dahi söyle böyle bir söz”

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

Yüksek Ruhlu İnsanlar / Naci Gümüş
Yeşilçam 12 Eylül’ü Sorguluyor / Gülşah Nezaket Maraşlı
Yalnızlık Bir Kıştı Dinmeyen / Naz
Tömbeki Üstüne veya “Nargilemin Dumanı, Yokt... / Reşit Güngör Kalkan
Talebe, Hafız ve Hattat / Fatma Balcı
Tümünü Göster