Acıdan nasibini çokça alanlar gülden hâli olamıyorlar. Acı perçeminden tutunca sürüklüyor sevdayı ve kendinden başkasına imkân tanımıyor. Tek başına acı paranoyası elbette yanlış ve sürüklemede esas sâik, acının taşınabileceği noktadaki basamaklar.Kendi hüznünü başka hüzünlerle takviye, hüzün bahçesinin müdâvimi olma ve hüzne dâir sayıklamalar… Hüzün sanki elzem, hüzün sanki onsuz olmaz dedirten bir duruşla dikleniyor hep. Hüzün kendi doğurganlığıyla ve acı tarlasına düşürdüğü tohumlarla mağrur. Nemli toprakları bulunca mantar gibi türeyen ve rutubeti barınak yapıp güneş huzmesine imkan tanımayan bir fırsatçılıkta da mahdum. Gül düşüren değil hüzün, gül devşiren de değil.Güle dâir icraatları besleyen duldada bir şövalye. Hüznü yazmak istesem tarifler farklı mı olurdu bilmiyorum ama, gülü yazmak isteyince acı ve hüzün yolumu kesti. Gül kapısına kırılmadan, yorulmadan, acı çekmeden dayanılmıyor demek. Acı ve gül… Gül kapı aralama da, girilmeyen mekânlara girmede hep öncü. Acının, gurbetin, hüznün, gözyaşının, kırgınlığın, ilk adımın öncüsü. Sevincin, yolun, yordamın, sevdanın, huzurun ve dermânın… Gönül koymak ya da gönlüne düşmek. İki zıt bir arada olmaz elbette, ama iki zıt aynı gülü koklar ve aynı hazzı duyar. Farklı algılamaları olsa da, pozitif ve negatif yansımaları olsa da, aynı noktada birleşirler. Gönlüne düşer, ya da gönül koyar. Bir gülü sevimli kılan da bu olsa gerek. Biri ipekten örülmüş, diğeri çelikten yapılmış iki kapıyı da aralamak… Kırmadan, dökmeden ve yılmadan şeffaflaştırmak, yumuşatmak, albenili bir hâle getirmek. Gönül koyunca neden gül bekler sevgili, gönle düşmek için neden gül devşirilir? Sevgiye ve pişmanlığa dâir anlatılacakların demeti, bir arzuhâlidir de ondan. Farklı kulvarlarda anlatım için değişik metotlar kullanılsa da, sevgiyi ifade için farklı yöntemler olsa da, gül ortak dildir, ortak anlatım ve anlaşılmadır. Sevgiyi topraktan sağarak insanın özüne katan, gönlüne düşüren ya da gönül koymasına öncülük edendir.Gül düşmez, gönül düşer.Toprak ekilmez, sevgi kanatlanır.Gül ve gönül , sevgi aktarımında harman olur, derman olur, ferman olur. Her yaranın bir merhemi vardır, gönül yarasının merhemi de güldür. Güle dâir söylenen ve yazılanlar, gülü deren ve yoranlardan ziyade, takdim eden bir el de olması gerekir.Beyaz gül, kırmızı gül…O el bulunmazın kafese konulduğu ve bulunurun şimşek çakmasına eş bir vakti seher olarak seçtiği zamanda gül tutar.
Mavi gül münacâat deminde, peygamberin teri gül…Gül elim sende demez.
Bu Sayının Diğer Yazıları
Yak Beni / Murat KahramanVird-i Leyla / Ebubekir Koçak
Güle Dair / Feride Sezer
-İsimsiz Şiir II- / Taner Taştekin
Vakit Tamam / Naz
Tümünü Göster
Gün Aşırı
- İlk Adım
25 Nis 2018
Allah’ın adıyla Şairin anlamlı beytiyle giriş yapmak istiyoruz: “Erişir menzili Devamını Oku…
Cuma Akşamı
- Bana Sevdamı Geri Ver
25 Nis 2018
Kim, neyi kaybettiyse onu arıyor. Kıymet arz eden ve kendi Devamını Oku…