Kitaplarla Baharı Yaşamak-II

Einstein’a dünyanın en zeki insanı olduğu söylenir. Oysa üniversite mezunu filan da değildir. Onu farklı yapan bugüne kadar anılmasını sağlayan tek şeyin okumak olduğudur. Okudukça zekâsını kullanmayı öğrenerek tarihe adını yazdırmıştır. “Kitapsız bir ev, ruhsuz cesede benzer” diyen Çiçero sanırım bize bunu hatırlatıyor. Montaigne sanki bizi uyarır gibi
“Ben kitaplarımı değil, kitaplarım beni ortaya çıkarmıştır” diyor.

James Hawel; “Dünyayı yöneten, kalem, mürekkep ve kâğıttır” sözüyle okumanın, yönetmenin ve siyasetin önemine dikkat çekiyor. “Kitapları seviyor musunuz öyleyse hayatınız boyunca mutlu olacaksınız” diyerek mutluluğun kapılarından girmemizi istiyor Jules Chore.

Elbette ki, yaşıma uygun kitaplardan mı okumalıyım hangi kitaptan başlamalıyım ve nasıl, nerede okumalıyım, okumaya başlamadan önce yapmam gereken hazırlıklar var mıdır gibi sorular da önemlidir. Seçtiğimiz kitaplar bizlere ufuk açacak kadar ufkumuzu da daraltabilir bir daha kitabı elimize almamıza da engel olabilir. Dolayısıyla her şeyin kendi içerisinde değerlendirmesinin yapılmasında fayda vardır. Kitap okumaya yeni başlayacak olanlar için en akıcı ve en az sayfalı olan kitaptan başlatılmalıdır. Zevkle okuyabileceğimiz, neşeleneceğimiz kitaplardan başlamalıyız. Masallar, hikâye kitapları, küçük romanlar seçilmelidir önce. Zaten çocuk, aile ortamında oyuncak kutusunun, sandığının bulunduğu yerde kitaplarla büyümüşse, anneannelerin, dedelerin, anne ve babaların ev içinde kitap okudukları zamanlarda sadece kitap okunuyorsa, televizyon izlenmiyorsa çocukta doğal bir istem ve kabul uyanmıştır. İçine yerleşmiştir. Annenin, babanın sesli olarak kitap okuma ortamları, kitabın sevimli bir şey olduğu hususunda kuşkuyu yok etmiştir. Hayatın bir tarafında bulunan gençler içinse okumaya az önceki bahsettiğimden farklı şeyler söylemiyorum. İlk okumaya başladığımız kitaplar az sayfalı, rahat anlaşılabilir, zevkle okunabilir romanlar olmalıdır. Kitap okuma saati ayarlanmalıdır. O saatte başka bir işle meşgul olunmamalıdır. Bütün aile bireyleri bu alışkanlığı kazanmalıdır. Pembe diziler izlenirken ne ders çalışılabilir, ne kitap okunabilir ne de muhabbet ve sohbete yer kalır. Maç yapan, parkta oynayan çocukların sesi geldikçe çocuk, genç asla kendisini kitaba veremez. Kişilinin özellikleri bilinmeli ona göre kitaplar alınmalı, hediyeleşmeler kitaplardan olmalıdır. Maddi ve manevi yönden takviye olacak kitaplara özen gösterilmelidir. Toplumun değerlerini, insanlığın değerlerini, inanç ve kültür değerlerini göz ardı edemeyiz. Kitaplar alınırken seçilerek alınmalıdır. Bir bilinçle seçilmelidir. Bazı merak uyandırıcı konular üzerinde tartışmalar yapılmalı kitaba işaretler kendiliğinden sağlanmalıdır. Merak edilenlerin aranıp bulunacağı kitaplar da önceden uygun olan yerlerde bulundurulmalıdır. Okumalarda notlar çıkarılmalı, altı çizilecek noktalar çizilmelidir. Kitabın kenarındaki boşluklara notlar düşülmelidir. Kendimizce işaretler koyabiliriz.

Melih Arat “Okuma Yöntemi” üzerinde şöyle söyler;

“Hangi kitap olursa olsun, kitap okumaya başlamadan önce boş bir A4 kâğıt alınır, bu kâğıt uzun kısmından ortasından ikiye kırılır ve A5 formunda iki sayfa elde edilir. Kırılmış olan kâğıdın birinci sayfasının en üstüne kitabın ismi, yazarı, yayıncısı ve yayım yılı belirtilir. Daha sonra birinci bölümün başlığı yazılır. Bölüm başlığını yazmadan önce satırın başına bölümün başladığı sayfa numarası koyulur. Daha sonra bölüm içinde dikkat çeken ya da önemli bulunan cümle ve paragraflar varsa, önce sayfa numarası sonra o cümlenin kendisi uzunsa, o paragrafı hatırlatacak kelimeler yazılır. Bu, kitabın tamamı için yapılır. Böylece kitabın tüm kritik noktaları çok özet ve bir bakışta görülecek şekilde bir kâğıda aktarılmış olur. Sonradan kitaptan söz etmek gerektiğinde son derece hızlı bir şekilde, o kâğıda ya da belirtilen ilgili sayfalara bakarak konuyu hatırlamak mümkündür. Söz konusu kitabın not kâğıtları kitabın içinde tutulabilir; arzu edilirse bilgisayara da kaydedilebilir. Bu çalışma yöntemi sayesinde bir kitabı 10 yıl önce de okumuş olsanız, ne önemliydi ve neredeydi sorularının cevabı saniyeler içinde verilebilir. Eğer bilgisayara kaydedecek olursanız, dosyanın içinde “ara” komutuyla bir konuyu yüzlerce kitap notu içinde arayabilirsiniz.”

Belki de burada okuma yöntemleri üzerinde bir değerlendirme yapmakta fayda vardır. İnsanı kasıp kavuran teknoloji; düşünceyi de, sanatı da, estetiği de, edebiyatı da dahası bütün kültürü de etkilemektedir. Böyle olunca kitap elde okunulan, dokunulan, kâğıt kokularının burnumuza sindiği, üzerinde çizerek notlar düştüğümüz bir değer olmaktan çıkacağa benziyor. Bunun nasıl bir sonuç vereceğini zamana bırakmakta fayda vardır. Ben her zaman kâğıdın kokusu eşliğinde dokunduğum kitaplarla, kokulu çayın eşliğinde, hazır masam ve not defterlerimle tercih hakkımı kullandığımı da ilave etmeliyim. O nedenle yeniden kitap, hayatımızı süsleyecek değil, bugüne değin insanlığın vazgeçilmez unsuru olma özelliğini sürdürecektir. O nedenle küçük insan bireyi için gelecek önemlidir.
Bu açıdan dikkat edilmesinde yarar gördüğüm bazı hususları hatırlatmak istiyorum; Çocuk, doğmadan önce evde yaşanılan her şeyden kendine düşen payı almaya başlar. O nedenle sesli okumaların sürmesinde yarar vardır. İlmi tartışmaların, muhabbetli sohbetlerin şiir ve musikiyle süslenerek hayatı olgunlaştırmasında, rahatlatmasında sesli okumalar eşlik etmelidir. Yanımızdaki en sevdiğimizle konuşuyor gibi doğmayan çocuk ve doğmuş çocuğumuzla konuşmayı, ona kitaplar okumayı sürdürmekte çok büyük yararlar vardır. Muhabbetli sohbetle yürekten yapılan okumaların yerini hiçbir şeyle değişemeyiz. Çocuklarımızla, gençlerimizle oynadığımız oyunlar, şakalaşmalar, konuşmaların bedeli asla ölçülemez. Çocuklarımızın okumayı tercihi bizim okumalarımızla sağlanacaktır.  Oyun oynarken, kucakta şakalaşırken ilgimiz, kitabı elimize aldığımda da aynen devam etmelidir. Bu defa işin içine kendisi de çekilmelidir. Çocukla kitap okumayı, sevinçle paylaştığı bir an olarak hafızasında kalmasını sağlamalıdır. Çocukların, bebeklerin kitaplarla oynamasına, dokunup tutmasına izin verilmelidir. Kitapların kapaklarını yırtabilir, karalayabilir bunu doğal olarak görmekte yarar vardır. Ellerini sürdüğü, dokunduğu maddenin kendisiyle temasını önemser insan evladı. Çocukların kendilerince ifade ettikleri sözcüklere duyarlı olunmalıdır. İfadesindeki kelimenin doğrusuyla karşılık verilerek evet budur diyerek desteklenilmelidir. Kolay anlaşılabilir, hafızasında kalabilir şiirler, resimler seçilmeli, çocuğun kabiliyetine bırakılmalıdır. Kafiyeli şiirler daha kalıcıdır. Çocukların ve gençlerin örnek aldığı kendisine model kıldığı ilk karakterler anne, baba ve öğretmenleridir. Aile içindeki bireylerdir. İyi bir kitabın iltifat görmesi için kurgular yapmak, onların gözlerine hitap edecek, duyabilecek konuşmalarda bulunmak, gizli bir çekim alanı oluşturmak da gereklidir. İnanıyorum ki ben kitap okudukça aile bireylerim de kitap okuyacaktır. Örnek en yakından başlayandır. Kitaplarımızla aramıza engel koymamalıyız. Onlar her aradığımızda ulaşabileceğimiz bütün ortamlarda bulunmalıdır. Oturma odası, yatak odası, mutfak, holde uygun olan her yerde mutlaka kitapla temas kaybedilmemelidir. Ellerimiz, gözlerimiz bunu sürekli hissetmelidir. Bizim bir kez okuduğumuz kitaptan delikanlının, genç kızın ya da çocuğun defalarca okuma ihtiyacı olabilir. Ona bu fırsat verilmelidir. O zevkten mahrum bırakmak kişiyi kitaptan koparabilir, uzaklaştırabilir.

Kitap zevkle okunan, dokunulan bir kıymet olmalıdır. Bunu hissettirmeliyiz. Bu bizim kitabı tutuşumuzla, kucaklayışımızla, öpüşümüzle de sağlanmalıdır. Kitap okurken dikkat edeceğimiz en önemli unsurlardan biri de dış çevreden, hem görsel hem de zihin olarak kopmak ve kitapta buluşmaktır.  Oturduğumuz yerin, mekânın, hazırlıkların bir daha kalkılmaması gerekeceğine göre hazırlanmalıdır. Vücudun rahatlamış olması okumayı kolaylaştırır. Bir miktar spor iyi gelir. Vücut hepten yorgun düşerse üzerimize ağırlık yapar okuma yerine uyku ağır basar. Bunun dengesini de düşünmelidir. Ortamdaki rahatsız edici unsurlardan kurtulmalıdır. Televizyon gibi, ses ve oyun gibi. Kitap okuyacağımız ortamın belirlenmesiyle, zihnimizin hazır olması birinci kuralımızdır. Ardından masamızın hazır olması, çayımızın, suyumuzun yanı başımızda bulunması, kalem, kâğıt, defter gibi malzemelerimiz de hazır olmalıdır. Mümkünse kendi başımıza okuyacağımız bir ortamın olmasına özen gösterilmelidir. İhtiyaç duyuyorsa kişi kendi tarzına uygun klasik denilen, sözsüz müzik parçalarından bir albümün bir arka destekleyici unsur gibi olmasında da fayda vardır. Yatakta kitap okumak okumanın ötesinde uykuyu davet eder. İstisnai durumlar da elbette vardır. Mekân uygunsa kapımızı kapatmalı dikkati okuduğumuz kitaba vermeliyiz. Uzun saatlerce insan zihni uyanık durmaz bu nedenle arada bir on-on beş dakikalık hava almak, evdekilerle bir şeyler paylaşmak zihnimizi rahatlatır. İkinci okuyuş dinlenmiş bir zihinle yapılmış olur. Müzik eşliğinde okumaktan hoşlanmayanların bu arada müzik dinlemeleri, birazcık egzersiz yapmalarında fayda vardır. Kitap okumak bir ayrıcalıktır. Kitaplarla dostluk kuran insan en iyi, en yeni, en doğru, en huzurlu dostlarını bulmuş olur. Oscar Wilde, “Ahlâk kurallarına uyan veya uymayan bir kitap diye bir şey yoktur, kitaplar ya iyi yazılmıştır ya kötü” diyor. Bulves Ligtton’un çok hoşuma giden bir sözü var; “Yazarlar ölür, kitaplar kalır”. Gerçekten de öyle değil midir? Yine, “İyi kitaplar okumayan adamın okumuş olmasıyla cahil kalması arasında hiçbir fark yoktur” diyen Mark Twain’ a katılmamak mümkün değildir. “Okuduğumuz kitap bir yumruk gibi bizi uyarmıyorsa ne işe yarar” diyen Franz Kafka, bizim söylemek istediklerimizi sanki özetliyor. Biliriz ki bize “Oku” denilmiştir. Okumayı öğrendiğimiz andan ölünceye değin kaybedilmemesi gereken en kutsal eylemdir okumak. Hayatımızın bütünün de var olacak bahar mevsimidir kitaplar. Her mevsim de bahar coşkulu kitaplarla yolumuzu aydınlatmalıyız. Yeryüzünün kandilleri olan edebiyatçılar, şairler, yazarlar kitaplarla var olmayı sürdürenlerdir.

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

139. SAYI / TEMMUZ-AĞUSTOS 2012 / Ay Vakti
Yeni İmzalar / Ay Vakti
Resim Altı Şiirler-I / Mehmet Ragıp Karcı
Şirâze’den Şirâze’ye Saklı Mektuplar -73 / Şiraze
Kitaplarla Baharı Yaşamak-II / Recep Garip
Tümünü Göster