Neyi kaybettiğini düşün derdi babam bir şeyi kazandığında
Örneğin iş bulduğunda işsizliği işsiz kaldığında erdemini sabah erken kalkmanın
Ama her şeyi bilmemi önerirdi durmadan hiçbir şey yapmasam da
Üşümüştüm
Ruhuma kurulmuş bütün sobalar buz yakıyordu gece gündüz
Özlediğim ve bildiğim ya da korktuğum şeylerle sınıyordum kendimi
Sabır ruhsatsız şehre sokulan kömür kamyonu gibi
Evet, tıpkı onun gibi kara ve hırıltılı
Çocuklara konuşkan melekleri yeryüzünün
Onlar bile ümit küsüyordu gözüme bakıp
Ve ben tanrımGeceye dayadığımda sağ yanını yüzümün
Yastığımın çukuruna düşen birkaç damla yaş için işte bu diyorum işte bu kefareti günlük küçük günahlarımın
Nasırlı parmaklarını başıma koyan babam kırışmış gözleriyle tararken saçlarımı huzur üflüyordu yüreğimde kıpırdayan şüpheye
Evet, çocuklar diyordu yarın her şey daha güzel olacak diyordu
Böyle uyutuyordu uykudan korkan gözümü ve gözlerimizi
Neresinden bakarsak bakalım en çok anneme yakışıyordu ağlamak
Örselenmişçe yıpranmış dudağında bir karanfil taşıyordu babamın yorgun gecelerine
Uysal ve şefkatli ana ve kadın olarakBen annemden öğrendim ilkin eşikte oturmanın günah olduğunu
Gece tırnak kesmenin veya mezarlıktan geçerken ıslık çalmamanın gerekliliğini
Hiçbir kitap yazmıyordu yer sofrasına bağdaş kurarak oturmanın keyfini
Annem benim
Kırış kırış alnında sabrı taç yapan kadın
Doğuran ve mis kokan göğsünden doyuran kadın
En deli uykuları bebe feryadıyla bölünen kadın
Çılgın genç zamanlarında ninni toplayan kadın
Gözyaşları yıllar sonra dert olan kadın
Alnında acıdan nurlar okunan kadın
Azap gecelerinde bağrına taş basan kadın
Annem benimİnce yağmur tanelerini sayarken uyurduk bazı geceler
Çam başına çıktım da anam çıram yanmadı okurduk hep bir ağızdan
Başka gülüşler toplardık annemin yanağından
Süzülen bakışından anlardık yorgunluğunu
Uyurduk yalancıktan kapatırdık gözlerimizi
Ananız olsun da gözleri olmasın demesinden korkardık