Ümraniye Belediyesi ile Antoloji.Com işbirliğiyle bu yıl üçüncüsü düzenlenen şiir yarışmasına hayli yoğun bir ilgi olmuş. Şiir yarışmasının bu yılki konusu “Anne” teması üzerine idi. Burada önemli gördüğüm husus değerli jüri üyelerinin seçtiği şiirler veya yarışmaya katılan şiirlerin şiir olup olmadıkları değil, doğrudan katılımcıların sayısıyla alakalıdır. Dahası yarışmaya katılanları ve bu yarışmada derece alanları kutluyorum. Antoloji.Com sitesindeki sonuç bildirgesi şöyledir: “Bu yıl “Anne” konusu ile düzenlediğimiz şiir yarışmasında 3.134 şairden toplam 4.363 adet şiir ile bir katılım rekoru kırıldı. Öncelikle bu ilgiden dolayı tüm şairlerimize organizasyon ekibi ve Antoloji.Com adına teşekkür ederim. 7 Mayıs 2007. ……………. Cengiz Ekrem Teymur Antoloji.Com Yayın Yönetmeni” Düz bir mantıkla bakıldığında bu açıklamanın gönlümüze soğuk sular serpmesi ve bizi adeta havalarda uçuracak kadar bir sevince gark etmesi lazım gelirdi. Ama öyle değil de bakış açımızı biraz değişik bir şekilde bakmaya yönlendirdiğimizde işin rengi değişiyor tabii. Rakamla da belirtildiği gibi 3.134 şair katılmış oluyor yarışmaya. Yani hâlihazırda bu sayıya varan, belki de çoğunluğu ilk şiirlerini yazmış olan bir şiir yazarı, ya da şiire ilgi duyan bu kadar kişi var. Rakamın binlerle ifade edilmesi sevindirici. Şiirin de çekim alanı malûm. Lâkin ortada tuhaf bir karışıklık var. Şiir yazılıyor ama şiiri yazanlar ne kadar okuyor. Şiire olan ilgi yalnızca yazmak ile mi alakalı yoksa şiire istidadı olanlar şiirli bir hayatı mı seçmiş oluyorlar. Tabii şiire duyulan ilgi nisbetinde de ne kadar okuyorlar. Türk edebiyatının önemli şairlerini okuyorlar mı? Başka şairleri takip ediyorlar mı? Edebiyat dergilerine ilgileri ne kadardır? Burada işler karışıyor elbet. Burada şiire ilgi duyma ile şiir deneme kitaplarının veya şiire sayfalarını açan dergilerin satış rakamları dikkatimizi çekiyor… Ortada orantısız bir durum var ama ne? Burada esas dikkat çekici unsur bütün Türkiye’yi de içine alan bir husus. Tabii ki şiire verilen değer. Şiir zaten kendi içinde kendisiyle bir değer taşır. Değerlidir çünkü haddini bilir. O bir tane de kalsa kendinden söz ettirir. Saygı görür. Çünkü o şiirdir. Neticede kendine mahsus bir dünyası mevcuttur. Arada sırada fitne fesat gruplarına muhatap olsa da o işine bakar. Yolunda yürür. Kendine dert etmez öyle gelip geçici merakları. Çünkü onlar meraklarından dışarı fırlamış kıskanç ve ayarsız tasarımlardır. Hep eksik kalmak, yeterli olmamak vardır hayat çizgilerinde. Öylece sürdürürler hayatlarını… Her şeye rağmen şiire olan ilgi sevindiricidir elbet. Her ne kadar ortada şiir diye dolaşıma sokulan, dergi sayfalarını da işgal eden aslında şiirle alakası olmayan metinler varsa da bir kıymeti harbiyeleri yoktur o metinlerin. Saman alevi gibidirler ancak. Küçük bir rüzgârda sönüp giderler. Ama hakiki şiirin ömrü uzun olur. Hatta ona ömür bile biçilemez. Çünkü görüyoruz ve okuyoruz ki zaten tarihin içinden süzülerek günümüze gelmiş şiirler mevcuttur. Hâlâ taze bir ırmak suyu gibi akmaktadırlar. Bu da şu demektir. Aslolan yaşamayı ve ömür sürmeyi hakeder… Burada bir yanlış anlaşılmayı ve yanlış anlamayı yok etmek için şiir yarışmalarına veya çok şiir yazılmasına-yazıldığına değildir kastım. Buradaki esas kasıt şiirin, şiir kitaplarının, şiire değer veren dergilerin ne kadar okunuyor oluşlarıyla alakalıdır. Benim tezim burada başlıyor. Yazmak ile okumak arasındaki mesafeyi iyi ayarlamak. İyi şiire giden yolu takip etmek. Yoksa bu gün var yarın yok bir şey olur yazıya dökülmüş olan sözcükler ve sessizce kaybolup giderler. |
Bu Sayının Diğer Yazıları
Hayat ve İnsan / Naci GümüşFihi Ma Fih’ten III / Sezai Küçük
Selim(iye) ve Sinan / Hülya Atakan
Bir Otel Odası Yalnızlığında Necip Fazıl ve Attila... / Hayati Koca
Aynalar ve Yüzler / Mehmet Öztunç
Tümünü Göster
Gün Aşırı
- İlk Adım
25 Nis 2018
Allah’ın adıyla Şairin anlamlı beytiyle giriş yapmak istiyoruz: “Erişir menzili Devamını Oku…
Cuma Akşamı
- Bana Sevdamı Geri Ver
25 Nis 2018
Kim, neyi kaybettiyse onu arıyor. Kıymet arz eden ve kendi Devamını Oku…